NE GÜZEL DEĞİL Mİ?
Biz insanlar’ın işine gelmediği bir olay karşısında ya da herhangi bir durumda veyahut kötü gidişattaki olumsuz her ne varsa hayatımıza dair. bizleri ilgilendiren süreçte sürekli kendimizi kotarmış ve kaçma yollarına başvurmuşuzdur.
Bu kadar olumsuz olaylara rağmen yine de her durumda olduğu gibi yine her şeyin üstüne sünger çekmesini de bilmişiz.
Çok güzel el birliğiyle yapmışız…
Kapatmadığınız birçok yöredeki çevreye ve insan sağlığına zararlı tesisleri üç beş kuruş yüzünden ranta saydınız.
Peki şimdi ne oldu?
Içimize su serpmek yerine hepimizin üstüne toprak serptiniz.
Geçtiğimiz günlerde Erzincan da yaşanan doğa dışı olayın perde arkası halen aralanamadı.
Riskli bölge diyerek dokuz canı arama çalışmaları sonlandırıldı.
Onca yürek çırpına çırpına can verdi. Toprak altında!!!
Yaşanan felaket karşısında kimsenin kılı kıpırdamadı!
Siyanürlü altını ise değersiz gördüğünüz insan hayatlarına yeğ tuttunuz.
Içimize su yerine toprak serpttiniz!
Ama bu defa şaka değil gerçekten toprakla doldu canlarımız.
Tıka basa hemde öyle böyle değil.
Ne güzelde öğrenmişiz işin kolayına kaçmayı.
Sorumluluk almamak adına türlü meziyet ve dümenlerle .!?
Insanları oyuna getirmeyi…
Herzaman olduğu gibi günü kurtarmayı. Paçayı sıyırıp da gelişen olayların üzerine sünger çekmeyi.
Bir baba yiğit çıkıp da sorumluluk almadı, alamadı.
Dolayısıyla insanlar her zaman olduğu gibi öldüğüyle kaldı.
Bu işte sorumluluğu olanlar tek bir hakkaniyetli, ikna edici kelime etmemiştir.
Şaşılası ama çok da iffetlik bir durum ne yazık ki!
Yaşanan bilmem kaçıncı felaketin fevkinin ahir zaman sürecinde bizler ve yakınlarını kaybedenler yine apışıp kala kaldık.
Yapılacak pek bişey yok.!!?? Denmesi kadar can yakan bir söz duymamıştır eminim.
Riskli bölge ilanına kayıtsız kalanlar bunun vebalini nezaman üstleneceksiniz?
O dokuz insandan biri sizin çocuklarınız. olmuş olsaydı eğer, bu kadar kayıtsız bu kadar duyarsız, kalabilir miydiniz?
Eli kolu bağlı durup seyredebilir miydiniz?
Bu neyin rahatlığı?
Acıyı test mi ediyorsunuz?
Acının sınavı bu şekilde olabilir mi?
Kalbiniz nasır mı bağlamış? Felaketlere kayıtsız kalmış olan sizler, sorulan onca soruyu cevapsız bıraktınız. Birde pişkin pişkin görmezden gelerek es geçtiniz.
Asıl yapılması gerekeni yapmayarak en büyük cezayı toprak altında kalan canlara ödettiniz! Bu nasıl sistem, nasıl bozuk bir adalettir ki her yerinden pislik akıyor!
En acı olanı da yaşandı bitti deyip dünü dünde bırakıp ertesi güne hiç birşey olmamış gibi başlayıp yaşayanları görmek. Galiba bunu rutin bir olaya çevirip insanların acılarını görmezden gelmekte mahirlesmişler.
Insanların duygu ve düşünceleri pek bir önem arz etmediğini, yaşanan olayların da kimsede pek bir yer etmediği gerceğini kanıtlamak ister gibiler.
Acı ama açıklaması bu olsa gerek.
Aynı zamanda.
Gelecek yüzyılı şânıyla kutladık uzaya adam da yolladık.
Bir eksiğimizi tamamlayarak.
Kokuşmuş nefeslerin kuruyan bedenlerin taşlaşmış kalplerin ışığında.
Bizler de ışınlanmış Uzaya olduk.
Yine ve yeniden,
Her şeyi arkada bırakarak.
