reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

ESKİ İL BAŞKANLARI KRİZİN TARAFI DEĞİL ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMALI!

Yayınlanma Tarihi : Google News
ESKİ İL BAŞKANLARI KRİZİN TARAFI DEĞİL ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMALI!
reklam

Pazartesi günü bazı eski il başkanlarının, Gürsel Tekin ile birlikte İl Başkanlığı binasına gitmeye hazırlandıklarına dair sosyal medyada birçok haber dolaşıma girdi. Ancak ben bu girişimi doğru bulmadığımı en başta ifade etmeliyim.

Zira bu adım, Parti Örgütünü daha da gereksiz tartışmaların içine çekerek , hukuken tartışmalı bir zeminde bulunan süreci kaotik bir hale getirecektir.

Eski il başkanlarının parti örgütünde taşıdığı saygınlık, böylesine sancılı bir dönemde taraf gibi görünmelerini değil, tam tersine sağduyunun ve denge unsuru olmanın gereğini ortaya koymaktadır. Eski İl Başkanlarının İl binasına gitmeleri, farkında olmadan partiyi krizlerin odağına taşıyarak, kişisel çatışmaların parçası haline getirir.

Bu tespitimin daha net anlaşılabilmesi için Özgür Çelik ve Gürsel Tekin’in hukuki durumlarını net bir şekilde ortaya koymak gerekir.



Özgür Çelik’in şüpheli ve tarafı olduğu, hukuk ve ceza davası dosyaları, İl Başkanlığı konumunu hem hukuki hem de etik açıdan ciddi tartışmaların gölgesinde bırakmıştır.

Özgür Çelik, İstanbul 72. Asliye Ceza mahkemesinde, Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi kapsamında “seçim ve oylamalara hile karıştırmak” suçundan yargılanan bir şüpheli durumunda iken , İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği İhtiyati Tedbir kararı ile il yönetimiyle birlikte görevden uzaklaştırılmıştır. Bunun yanında CHP İstanbul 38. Olağan kurultayda, billboard reklamlarının bir iş insanı tarafından ücretsiz sağlandığını açıklaması siyasetin finansmanı konusunda ağır etik soru işaretleri doğurmuş, ayrıca Aziz İhsan Aktaş’a ait bir aracı makam aracı olarak kullandığını kabul etmesi de tartışmaları derinleştirmiştir. Bu gelişmeler, yalnızca hukuki değil, siyasi ve etik boyutlarıyla da ciddi bir sorun tablosu ortaya koymuştur.



Gürsel Tekin’in konumu ise hukuken nettir. Tekin’nin İl Başkanlığı görevi, hem mahkeme kararı hem de parti tüzüğü çerçevesinde şekillenmiştir. İl binasına gidip göreve başlaması hukukun gereği olup bunun engellenmesi ise açık bir hukuksuzluk olacaktır. Buna rağmen Özgür Çelik’in çevresinden gelen “mahkeme kararını tanımayacağız, çağrı heyetini içeri sokmayacağız” şeklindeki açıklamalar ise hukuki ve siyasi anlamda kabul edilemez, kriminal nitelik taşıyan bir meydan okuma anlamına sonucunu doğurmuştur

Tüm bu koşulları değerlendirdiğimde Partinin bu aşamada öncelik İhtiyacının ,Sorumluluk ve Sağduyu davranmak olduğunu düşünüyorum.

İşte bu sebeplerle eski il başkanlarının böylesine tartışmalı bir ortamda İl binasına gitmeleri, süreci gereksiz şekilde tırmandırabilir. İl başkanlarının asıl görevi, örgütün içinde güven ve itibar sahibi aktörler olarak denge unsuru olmak, krizleri derinleştirmeden hafifletmek olmalıdır.



Gürsel Tekin elbette resmen ve fiilen göreve başlayacaktır. Eski il başkanları da zamanı geldiğinde, partinin menfaatleri doğrultusunda sorumluluklarını üstleneceklerdir. Ancak Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimse Anayasa ve kanunların üstünde değildir. Kanuna rest çekilmez; çekmeye kalkışan, bunun bedelini er ya da geç öder.

Bu gerçeği göz ardı ederek atılacak her adım, sadece kişilere değil, örgütün tamamına zarar verecektir. Bugün ihtiyaç duyulan şey; krizlere taraf olmak değil, parti hukukunu ve demokratik işleyişi korumaktır.

Av. Emin Vahap Şimşek

reklam