

Bir süredir, eski CHP milletvekili Kamer Genç’in mezarı başında yapılan “rakılı anma” töreni kamuoyunda tartışılıyor.
Bu anmanın başlıca aktörleri arasında, başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere milletvekilleri Veli Ağbaba ve Yüksel Mansur Kılıç yer alıyor. Elbette mezar başında elinde rakı kadehi bulunan başka kişiler de var; ancak onların parti üyesi olup olmadıklarını bilmiyoruz. Tartışmanın esasını oluşturan ise, bir siyasi partinin üst düzey yöneticilerinin bu görüntülerde yer almasıdır.
Veli Ağbaba, kendisine bu görüntüler sorulduğunda mezar başında “rakılı anma” yapıldığını doğrulamış, Kamer Genç’in vasiyeti gereği rakının içilmediğini, mezara döküldüğünü söylemiştir. Şahsen Kamer Genç’in böyle bir vasiyetinin bulunduğuna inanmıyorum. Nitekim Kamer Genç’in ailesi ve avukatı da bu iddianın doğru olmadığını açıkça beyan etmiş; bu açıklamalarla birlikte “vasiyet” söylemi, savunma amaçlı bir uydurmaya dönüşmüştür.
Bugün ise milletvekili Ali Mahir Başarır, TBMM’de yaptığı açıklamada rakılı anmayı savunarak “Ben bunda bir sakınca görmüyorum, rakılı anmada sıkıntı yok” demiştir.
Tüm bunlar bir araya geldiğinde, şahsen artık şu kanaate varmış bulunuyorum:
Bu beyefendilerin partiyi iktidara getirmek gibi bir dertleri yoktur. Asıl dertleri, CHP içinde iktidar olmaktır.
Mezardaki rakılı anmadan sonra gelen savunmalar — “mezara döktük”, “ben bunda sakınca görmüyorum”, “vasiyetini yerine getirdik” söylemleri — meseleyi daha da derinleştirmiştir. Bu ifadeler, en azından mezara rakı döken milletvekillerinin toplumun çok geniş bir kesiminin değer dünyasına karşı en küçük bir hassasiyet göstermediğini ortaya koymuştur. Üstelik, seküler olarak tanımlanan kesimin önemli bir bölümünün de mezarda alkollü anmaya tepki gösterdiğini özellikle belirtmek gerekir.
Alkol meselesi, maalesef CHP kadroları ve tabanı açısından geçmişte de zaman zaman ciddi olumsuzluklar üretmiştir. Alkolü ne zaman, nerede ve ne ölçüde tüketmesi gerektiğini bilmeyen kayda değer bir partili kesimin varlığı inkâr edilemez bir gerçektir.
Bu sorunun farkında olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığı döneminde parti örgütüne bu konuda ciddi uyarılarda bulunmuş ve kısmen de sonuç almıştır. Ancak bugün gelinen noktada, milletvekillerinin alkolü savunan söylemleri, bu meselenin hâlâ CHP açısından ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürdüğünü açıkça göstermektedir
Bu gündem ile ilgili temel soru şu olmalı !
Bir siyasi parti, toplumun tamamının kültürüne, inancına ve değerlerine saygı göstermek zorunda değil midir?
Elbette göstermek zorundadır ve özellikle de Cumhuriyet’i kuran geleneğin partisi olan CHP, tüm halkın kültürüne, inancına ve değerlerine saygı göstermekle yükümlü olup göstereceği bu saygı genel anlamda da siyaset yapmanın asgari şartıdır. Bu hassasiyeti göstermeyenler, iktidarı başkasına bırakmayı peşinen kabul etmiş sayılır.
Siyaset; herkesin yaşam tarzına saygı duymayı, kamusal sembollerde ortak akıl ve ölçüyü esas almayı ve kapsayıcı olmayı gerektirir.
Bugün yürürlükte olan %50+1’li Cumhurbaşkanlığı sistemi düşünüldüğünde, CHP’nin yalnızca kendi seçmeninin oylarıyla seçim kazanmasının mümkün olmadığı tartışmasız bir gerçektir. Anadolu’nun muhafazakârını, kent yoksulunu, dindarını, milliyetçisini, sekülerini aynı anda muhatap alamayan bir parti, ne Cumhurbaşkanı adayını seçtirebilir ne de parlamentoda çoğunluğa ulaşabilir.
Bu nedenle CHP yöneticileri, attıkları ve atacakları her adımın sembolik anlamını hesap etmek zorundadır. Burada tartışılan Kamer Genç’in kişisel yaşam tarzı ya da tercihleri değildir. Tartışılan, bir siyasi partinin kamusal alanda verdiği mesajdır.
Sonuç olarak iktidar hedefi olan CHP için “Mezarlıkta Rakılı Anma” ve sonrasında ki milletvekili açıklamaları, yalnızca bir iletişim kazası değil; derin bir siyasi körlüğün de işareti olmuştur.
Av. Emin Vahap Şimşek


