reklam
reklam
DOLAR 32,2041 % -0.19
EURO 35,1289 % 0.3
STERLIN 40,9002 % 0.52
FRANG 35,6786 % 0.23
ALTIN 2.471,69 % 1,04
BITCOIN 65.879,99 6.961
reklam
Gülsün Soydemir TÜM YAZILARI

ELLERDEN DÜŞMEYEN TELEFONLAR

Yayınlanma Tarihi : Google News
ELLERDEN DÜŞMEYEN TELEFONLAR
reklam

ELLERDEN DÜŞMEYEN TELEFONLAR

İnsanoğlu, cep telefonlarıyla doğmuş sanki! İletişime geçtiği biriyle görüştüğünde sanal alemde transa geçiyor gibi, her şey birden flulaşır gözünde. Bazen hayal dünyasına öyle bir dalar ki saatlerini orada geçirdiğini farketmeksizin zamanı haince harcar. Yazar-çizer, o anların büyüsünden bir türlü kurtulamaz.

İnsanlar, bu sihirli el cebinde adeta kaybolur gider. Hayatlarındaki birçok konu ve görüntüyü paylaşıp durur. Kendince yaşadığı, yaşamadığı pek çok konuyu da herkesle paylaşmak ister. Yüz yüze konuşma yapmayan ve birebir görsel olarak temas kurmayan biri için o anları paylaşsa ne olur? Paylaşmasa ne olur? Kimse için bunun bir ehemmiyeti de yoktur. Bütün konuşmalar yüz yüze olmadığı sürece bir anlam ifade etmediğini de bilir çoğu insan…

Gördüklerini ya da içten gelen o samimiyeti sadece anlamsızca bakarak geçiştirir. Veyahut el-kol hareketlerini.  Karşısındaki insanın tebessümlü hallerini birebir yaşayıp görmek ister. Etkisini, iletişimini görmek…! Her bakışın ayrı bir ifadeyle bakmasını ister. Göz temasında kalmayı ve her sözün ayrı ifadeyle söylenmesi gibi, mimiklerini birebir görmek ister.

Aslında her şeye bir anlam yüklemek ne kadar doğrudur? Bu nasıl mümkün  olabilir?

Zor olsa da elbette ki insan üstü irade burada devreye giriyor. Yapaylıktan uzak, insana değer vermekle başarılabilir. İnsan karşısındaki kişiye saygı çerçevesinde hitap ederek yaklaşım sergilediğinde ancak mümkün olabilecektir. Her insan görüştüğü kişiyle cep telefonundan kendisini soyutlandırarak iletişime geçmelidir. Bunu kişi önce kendisine sorabilmelidir. Ayan beyan karşındakini canlı kanlı görmeden bu gibi  iletişimler telefonda nasıl mümkün olabilir ki ? Veyahut telefonda ne kadarını hissedebilir insan..?!

Günümüz yüzyılında asrın uzay çağına ilerleyen toplumlar, bu doyumsuz insana cazip gelen, pahalısından en ucuzuna olan cep telefonlarını ne kadarı akıllıca, yararına kullanabiliyor?

Yediden yetmişe herkesin elinde!

Patlamaya hazır el bombası ayarında!

Cep telefonları, kitlesel çöküşü hızlandırıp hizmet için kurulan bir sistemse, sonrasını varın siz düşünün sonuçlarını. (Cep telefonları kullanıcı kişiye göre değişkenlik gösterir ve cahil bir insanın elindeyse tehlike saçmaya devam eder.) Elbette ki cep telefonlarının rahatlığını da göz ardı edemeyiz. Şayet meselenin özü, insanlığın bu trende kendini kaptırıp böylesi çarpık bir görselliğin içinde kaybolmadan nasıl yaşama tutunacağıdır. Çoğunluğun artık gerçek duygudan yoksun yaşaması kabul edilir değildir.

İnsanlık olarak bu kolaycı dünyayı ayaklarına seren (+) global güçler, gücün  ve paranın verdiği o doyumsuz hazzı tattıkça, insanoğluna çeşit çeşit icatlar sunarak animasyonlu ve hiç görülmedik şaşalı görüntülü bir vizyonu gözler önüne sermeleri, insanları aynı kalıp içine oturtmaya kadar varmıştır. İnsanların zayıf ve basiretsiz yanlarını bularak ortaya çıkaran güçler, kendi ağlarına kolaylıkla düşürmenin binbir yolunu bularak emellerine ulaşmıştır. Güçlenerek kendi iç dünyalarında apayrı bir sınıflanma yolunu beraberinde getirmişlerdir. Böylelikle icat ettikleri oyuncak, faydadan çok zararlı hale gelmiştir.  İnsanları bir dizi tek tip  kalıp haline sokup soyutlandırılmış toplum haline gelmelerine neden olmuşlardır. Cep telefonlarına körü körüne bağlanıp, kendimizi teslim ettiğimiz ne yazık ki aşikar…

Bir yapay zeka uzvumuza daha kavuştuk deyip sevinelim mi?
Yoksa bu avuç içi cihazı kırıp atalım mı?

Resmen 7. duyumuz olarak kabul ederken, bu olmazsa olmaz cep telefonlarını çarçabuk benimseyip almışız ve hayatımıza sokmuşuz. Jet hızıyla hemde.

Işte o, artık bizim yaşam parçamız! Artık o olmadan nefes alıp tat alamaz, hatta ve hatta onsuz yaşayamaz olmuşuz! Acı ama gerçek budur. Teslimiyetçi bir kabulleniştir aynı zamanda. En değer verdiklerimizin başında da ‘o’ vardır artık.

Gerçek dışı yaşamlardan gelmekte olduğumuzu kanıksamaya başlamışız gibi, uzay çağının o gizemli filmdeki bir jeneriğinde, bizler de yerimizi almış olduk. Yaşam döngümüzün bu bilinmeyen  yönünü anlayamadığımızı, anlamasak da anlıyor gibi yapıp o şekilde yaşamaya başladığımızın idrak gerçeği gibi sanki!

Artık insan yüzlerine bakarken telefonla konuşur gibi yapıp tepkisiz kalarak kısa cevaplarla geçiştirir olmuşuz. Çoğu insan konuşmasını cep telefonundaki yüzlerle kıyaslayarak yapar. Bu da kişiyi eleştirip duyarsızlaştırır ve kendi ortamındaki diyaloğu ve sürüklediği anlamsız yüz ifadesiyle kalmasına neden olur. Bütününe baktığımız zaman bir hiçlikten ibaret olduğumuzun da bariz bir kanıtı gibidir.

İnsanların birbirleriyle iletişim kuramamaları da bundan dolayıdır.

Cep telefonları, adeta kanımıza işleyen  ölümcül bir virüs misali, hayatımızda vazgeçilmez bir parçamız olmuştur. Damarlarımızda dolaşan nadir bulunan bir kan(!) Kalıtsal ve insanlığın sonunu getiren algoritmalar gibi…

reklam