KİM KİMİN ÜZERİNDE HAKİMİYET KURACAK?
‘Güçler Savaşı…’
Film jenerik ismi gibi…
Evet giriş biraz öyle oldu.
Biz insanlar en çok sevdiğimiz güç göstergesini hayat felsemizin içine aldığımızdan bu yana kendimizi dünyanın hakimi olarak görürüz.
Böbürleniriz de çoğu kez egoistçe!
Kim kimin üstünde ezici üstünlüğüyle nasıl güçlüdür?
İşte bu görüş biçimi insan hayatında büyük önem arz eder.
Dolayısıyla genel olarak baktığımızda
“Nasıl bir baskın karakterli eş olmalı?!”
Sorusuyla başlar çoğu girişler.
Ve nasıl bir yol izlenmeli ki
İplerin kontrolü ve üstünlük sağlayıcılık elinde olsun kişinin…
Pasif düşünceler, varsayılan dengeler ve vasat tutumlarlarla gelenekselleştirdiğimiz mizahi yaşamları çoğu kez olumlama yoluyla kendimize entegre ederiz.
Kalıplaştırdığımız kendi iç dünyamıza etkisi minimum düzeyde olma olasılığı ise tartışılır…
Belki de alışık olduğumuz kendi yaşam alanımıza başkalarını soktuğumuz anda kısıtlanır her şey.
Şayet bu durumu gözardı edersek,
Baskın karakterli kişilerin eline koz vermiş oluruz!
Bu da birçok alanda ve şekilde görülebilir.
Kısaca özetlersek,
Bu tutum en bariz biçimde siyasette olur, ve güçler arası yarışla kendini gösterir.
Bu ve benzeri örnekleri sıralarsak uzayıp gider.
Bir diğer önemli nokta ise eşler arasındaki baskın hakimiyetli güç göstergesidir.
İki önemli yaşam biçimi alanı çerçevesinde yapılaşma ön plandadır.
Bireysel ve şekilli şekilsiz her kesimi kapsar.
Şekil A (siyasi), Şekil B (sosyal) yaşam olarak ortaya çıkar.