reklam
reklam
DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
STERLIN 40,6534 % 0.01
FRANG 35,7427 % 0.57
ALTIN 2.393,53 % -0,14
BITCOIN 63.876,00 0.27
reklam
Hande Ustamahmut TÜM YAZILARI

Derrida’nın Kedisi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Derrida’nın Kedisi
reklam

20. yüzyılın önemli düşünürlerinden olan dilin, anlamın ve bilginin doğasını sorgulayan Derrida, insanların doğa ve hayvanlarla ilişkisini gözden geçirerek insan merkezli bakış açısının sınırlarını sorgular. Derrida, insanların doğayı ve hayvanları nasıl algıladığını ve bunların dilin ve kültürel yapıların nasıl bir ürünü olduğunu tartışırken, insanların egemenliğini ve üstünlüğünü sorgulamıştır. Ona göre, insanlar genellikle kendilerini diğer canlılardan üstün görmekte ve insan olmayanları anlamak için kendi dil ve kavramlarıyla sınırlı kalmaktadır. Bu durum, hayvanların düşünsel olarak dışlanmasına ve sessizliğe mahkum edilmesine yol açar. Zira insan merkezli bu yaklaşımın konstrüktivist bir nitelik taşıdığı aşikardır. Derrida insan olmayan hayvanların, “hayvan” kavramıyla tanımlanmasını dahi son derece sorunlu bulur. Çünkü insan olmayan hayvanların tüm özelliklerini göz ardı ederek onları homojen bir kategori içinde düşünmek, şiddeti meşrulaştıran bir zemine yol açacaktır. Nitekim bir filin aslandan, bir aslanın maymundan son derece farklı karakter ve biyolojik özelliklere sahip olduğu açıktır. Düşünüre göre insanı hayvanla temel bir karşıtlık içerisinde düşünmek, türcülüğe neden olacaktır. Bu bağlamda düşünüre göre insandan tek ve keskin bir sınırla ayrılmış bir hayvan tanımı yoktur. İnsan olmayan hayvanların da çeşitlilikler barındıran kendi içinde bir zenginlik oluşturduğunu görmek elzemdir. Bu heterojen çokluğu göz önünde bulundurarak insan olmayan hayvanların yaşam hakkına saygı göstermek tüm insanlığın görevidir.

reklam