

Özgür Özel’in sosyal medya üzerinden bir açıklaması yine ciddi eleştiriler aldı. açıklamasında , Selim İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu’nun ifadeye çağrılmasına ilişkin öyle bir üslup kullanıyor ki sanki yolsuzluk iddialarıyla yürüyen bir soruşturmayı değil, aile içinde geçen sıradan bir hikâyeyi anlatıyor.
Özgür Özel sulandırarak anlatıyor; “Babasının başının etini yemiş ! Yurt dışında iş açacağım diye, babasıda demişki bana anlatıyor , ogünde anlatmıştı , batıracak parayı, Ekrem başkan iyi iş adamıdır ama biraz tutumludur. Babasından almayınca anasına bastırmış ,dedesine bastırmış , dedesi bozdurmuş vermiş , annesi daire satmış vermiş , selim de gitmiş orada o şeyi yapmış“ diyor.
Ben bu üslubu son derece ciddiyetsiz buldum. Bir Genel Başkana yakışmayan bir tarzda açıklama olmuş. Bu üslupla yapılmaya çalışılanın konuyu sulandırarak soruşturmayı itibarsızlaştırmak olduğunu da görmemek mümkün değil.
Peki olması gereken nedir ? Bence olması gereken ; eğer ortada kamu kaynaklarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları varsa, bir siyasi parti liderinin ilk görevi şüphelileri savunmak değil, gerçeği ortaya çıkarmaktır. CHP siyaset anlayışında , halkın ve kamunun yararı, şahsi sadakatin her zaman önünde olmuştur . Ancak bugün ise tam tersi “yolsuzluk” kelimesini duyar duymaz refleks olarak savunmaya geçen bir genel başkanla maalesef artık karşı karşıyayız.
Selim ve Hasan İmamoğlu’nun ifadeye çağrılmaları öyle önemsiz bir konuymuş gibi kamuoyuna yansıtılmaya çalışılıyorsa da Savcılık çok ciddi bir şekilde yolsuzluk kapsamında ki suçlara ilişkin iddiaların izini sürüyor.
Yürütülen soruşturmada ; Rüşvet, irtikap ,ihaleye ve edimine fesat karıştırma , Türk Parasının kıymetini koruma hakkında ki kanuna muhalefet ,suç örgütü kurma ,örgüt lideri yöneticisi ve üyesi olmak gibi ciddi suçlamalar söz konusu.
Aslında ortada utanç verici bir tablo var ama Özgür Özel, bu utancı tersine çevirip bir “onur hikâyesine” dönüştürmeye çalışıyor.
Selim İmamoğlu’nun ifadeye çağrılmasından sonra bu durumdan rahatsızlık duyan siyasetçilerin, gazetecilerin paylaşım ve yorumlarını görünce, İmamoğlu için coplanan,gaz yiyen ve tutuklanan üniversiteliler aklıma geldi.
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltısı sonrası yapılan mitinglerde yüzlerce üniversiteli genç, polis şiddetiyle yüz yüze kaldı. Onlar çoğunlukla fakir ailelerin okumaları için İstanbul’a gönderdikleri çocuklarıydı. Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş bu gençlerin hiçbirisinin, yurt dışında iş kurmak için babalarının başının etini yemek gibi bir lüksü ve fırsatı hiçbir zaman olamadı. Bu gençlerin babaları, ailesinin geçimini emekleriyle , alın terleriyle sağlayan onurlu insanlardır.
Gençlerin Hiçbirinin dedesi Euro bozdurup torununa para veremedi, annesi iş kurma sermayesi için daire satamadı. O gençlerin eline kalan, payına düşen; gaz bombası, cop, gözaltı ve tutuklanma oldu. Ekrem İmamoğlu için katıldıkları dayanışma mitinglerinde tutuklandılar.
Özgür Özel’in ağzından dökülen o sözler, o gençlerin yüzüne tokat gibi çarptı. Çünkü onlar için “yurt dışında iş kurmak” bir hayalken, Selim İmamoğlu için 700.000 Euro’luk bir “yatırım fırsatı” olmuştu. Bu fark, yalnızca sınıfsal değil; aynı zamanda derin bir ahlaki uçurumun da göstergesidir.
Şimdi Özgür Özel’e sormak lazım ! Bu durumu CHP’nin adalet, halkçılık ve vicdanı ile nasıl açıklarsın ?
Soruyu sordum ama düşünmesine yardım edecek parti değerlerini de anlatayım ip ucu olsun kendisine .
Eğer bir partinin Genel Başkanı, yolsuzluk iddialarını aile sohbetine indirger, milyonlarca parayı sıradan bir alışveriş gibi anlatırsa; orada artık halkın partisi değil, sadece bir ailenin savunma örgütü kalır.
Gerçek adalet, gücü olanı korumak değil, hakkı olana sahip çıkmaktır.
Gerçek halkçılık ise dedesinin parasını değil, halkın alın terini savunmaktır.
Buyurun sayın Özel söz şimdi sizde !


